4 Ağustos 2010 Çarşamba

Doula ile gerçekleşen bir HypnoBirthing doğum hikayesi 1

Geçmiş hafta çok özel ve büyüleyici bir doğuma eşlik ettim. Anne babanın ikisinin de Alman olması ve çok az Türkçe biliyor olmaları değildi bu doğuma özelliğini veren, Hypnobirthing dersi verdiğim bir annenin doğuma benim de doula olarak davet edilmem idi asıl hoş olan. Elbette Alman Liseli olup Kadın doğum ihtisasımı Viyana'da yapmış olmam, yani Almanca'yı anadilim gibi konuşabilmem yaşadıklarımızın üzerine vanilya sosu gibi geldi. Anne adayı beni saat 01:15 gibi arayıp akşam yemeğinden itibaren sancısının olduğunu, ancak son bir saattir düzenli olarak gelip gittiklerini söyledi. "Ya yanlış alarm ise, ya sizi zamanından önce çağırıyorsam" diyerek endişesini dile getirdi. Oysa ki, doğumlara çok severek eşlik ediyorum. Dolayısıyla "Yoldayım geliyorum, başlamadıysa da sorun değil" diyerek evlerinin yolunu tuttum. Moda'daki evlerine varmam telefonu kapattıktan sonra 15 dakika sürdü sadece. Geldiğimde anne adayı evde dolanıyordu. Öncelikle gerçekten doğum başlamış mı diye kontrolümüzü yaptık. 5 cm açıklığı vardı ama bebeğin başı hala oldukça yüksekte idi. Burada çok küçük bir hatırlatma yapmak isterim. Doulalar normalde muayene yapmaya yetkili değillerdir. Yani doğumun ne kadar ilerlediğinin tespiti için muhakkak ya ebe ya doktor olmak gerekir. 5 cm rahim ağzı açıklığı halen çok yakındaki kendi seçiş oldukları hastaneye gitmek için çok erkendi. Anne adayı ile önce biraz düzenli gelmeye başlamış sancılara alışabilmesi için HypnoBirthing uyguladık. Normalde bu uygulamayı anne baba adayı ile beraber yapabilirler ancak nasılsa doula olarak yanlarında bulunduğumdan ve katıldıkları HypnoBirthing kursunda da doğum eşi olarak beni seçtiklerinden beraberce nefes ve konsantrasyon çalışamaları yaptık. Baba adayına da bizlere güzel bir çay demleme görevini verdik. Anne adayı birkaç uygulamadan sonra tamamıyla sakinleşti. Artık hissettiği sancı gerçekten de dalgaya dönüşmüş idi ve dayanılmaz bir ağrı olmaktan çıkmıştı. Ayağa kalktık ve yanımda getirmiş olduğum pilates topu üzerine otturdum anneyi.Bu pilates toplarını yurtdışında doğum topu olarak satarlar ancak Türkiye'de çapı 65 cm veya daha minyon bir gebeyseniz bir küçük boyutlu pilates topunu kullanabilirsiniz. Anne başını kollarına koyup, kollarını da önüne çektiğimiz koltuğun sırtına dayadı ve ben arkaya kuyruk sokumuna ve kalçasına masaj yaptım. Bu süreçte anne dik durumda olduğundan bebeğin yavaş yavaş rahim ağzının açılması ile aşağı inmesi beklenir. Ellerimi anne adayının karnına koyup kasılmaları beraberce "nefesledik". Çayımızı içtik, evde kalmış olan kekten yedik. Çocuk bakımından sohbet ettik ve evin içinde bol bol yürüyüş yaptık. 2 saat sonra anne adayı doğum dalgasının arttığı ifade edince bir kez daha muayene ettim. Yine arada küçük bir virgül koyup eski "her bir saatte 1 cm açılması gerekiyor" kuralını artık tıbbın pek kabul edilmediğini söylemek isterim. Bu nedenle ikinci muayenede 6 cm olduğunu tespit edince de endişelenmedik. Yanımdaki fetal doppler (bebeğin kalp seslerini sayan ses dalgalarıyla çalışan bir alettir) bebeğin kap seslerini de dinleyip herşeyin yolunda olduğuna karar verdik. O zaman sırada küvet vardı. Banyodaki küvetlerini yarı yarıya annenin istediği ısıdaki suyla doldurduk ve anne adayı suyla dolu küvete girdi. Karnının bir kısmı dışarda idi ve babaya bir maşrapa (elbette evlerinde maşrapa yoktu, bu nedenle bir plastik saklama kutusu) ile içinde yattığı sudan alıp annenin karnın üzerine yavaş yavaş dökmesini söyledim. Bu onlara çok iyi geldi. Çok özel bir an idi.Fısıldayarak HypnoBirthing metinlerini paylaştım onlarla. Anne adayı suyun haşattığı his ( ki bu tarza effloraj masajı da derler), baba adayının elini tutması ve hipnotik müzik ile iyice rahatladı.
Devamı yarına...

0 yorum: